Dede Alevilerin inançsal önderidir. Dede kavram olarak büyük, ata demektir. Dede’nin başka bir ismi ise Seyyid’dir. Bunun anlamı dedenin soy olarak On İki İmamlar dolayısıyla Hz. Muhammed, Hz. İmam Ali ve Hz. Fatıma soyundan gelmeleridir. Yani "Evladı Resul"’dür. Dedelik önderliktir. Toplumun bütün sorunlarına çözüm bulandır dede. Bu sebepten dede olmak için belli bir eğitim almış olmak gerekir. Yani bir dedenin beş oğlu olduğunu düşünün. Bu beş oğlun içinde dedeliği ancak yeterli derecede ikrar sahibi, ilim, irfan ve yetkinlik sahibi olan alır. Dedelik salt bir kişi değil, bir kurumdur. Dede toplumdan (taliplerinden) sorumludur. Onların yaşamsal, düşünsel bütün sorunlarını paylaşan yol gösterendir. 



Dedelik Kurumu Alevileri örgütleyen, eğitip aydınlatan, yol gösteren ve denetleyen bir kurumdur. Kendi içinde yukarıdan aşağıya doğru, bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlı hiyerarşik bir örgütlülüğe sahiptir. Her dede, hem dededir aynı zamanda hem de Piri Rehberi ve Mürşidi olan bir taliptir.



Altıncı imam Caferi Sadık dedeliği ve talipliği buyruğunda şöyle anlatıyor:



"Dedelik (mürşitlik) Muhammed-Ali’den kalmıştır. Bu nedenle Evladı Resûlden başkasına dedelik etmek ve talib olmak caiz değildir.



Bir dede talibi irşat etmezse ve talip irşat olmasa, o nasıl dede olur? Ve nasıl talip olur? Dede olan, talip kimseler kamil vücud ola ki; ikrarı caiz ola, emeği, kurbanı ve niyazı kabul ola, boşa gitmeye.




Dede,Hz.Muhammedin soyundan gelen yolu süren evladı resullere denir.

SEYİT :Hz.Hüseyin'in soyundan gelenlere seyit denir.efendi anlamındadır.yani yolun efendsidir.
ŞERİF:Hz.Hasan'ın soyundan gelenlere şerif denir.şerefli anlamındadır.ürdünde vardırlar.
HACEGAN:Muhammed hanifi ve Ahmet yeseviden devam eden engin ve derin ilme sahip olma..

dede,allahın insanlara bi tecellisidir.bir avuç suyla sıkılmış tohumdur.hz.muhammed ve hz. alinin soyundan gelip ruhsal ve dinsel olarak insanlıga yardımcı olmuşlardır.
Dede topluma ışık olmalı,yol gösteren edeb-i erkan-ı bilen kötülükten,kibirlilikten uzak,dede pir demektir
.


Mürşit kimdir ?

Aliyul mürtaza mürşittir 
kuranı kerim mürşittir
su mürşittir 
toprak mürşittir 
ateş mürşittir 
rüzhar mürşittir
ehlibeyit mürşittir

pir kimdir? 

Hünkar hacı bektaşı veli pirdir 
yedi büyük aşık pirdir

Rehber kimdir 
rehber ikiye ayrılır 
bir hakkın gönderdiği hak aşıkları rehberdir 

pirin eğittiği kişiler rehberdir 

dede kimdir ?
Aliyul murtazanın ücüncü oğlu muhammet hanifinin soyunu takip eden ve o soydan başkasıyla evlenmemiş soyu bozmamış yolu süren ve hak nurunu üzerinde taşıyan kişi dedelik hakkı vardır

ve dedelik hakkı olanın yetiştirdiği ve o kişiden yetki alarak talip
eğitme izninin aldığı kişiye de dede denir

bir dörtlükte dedeyi cok iyi acıklamıştır

mehi içermisin
gizli sırlar acarmısın 
serden baştan gecermisin 
evsan olda sus dediler

mehiiçenler gelsin 
gizli sırlar acanlar gelsin 
serden baştan gecenler gelsin

 

 

 

Pir Sultan Abdal'ın yolunda ölsem
Sultan Hatayi'nin darına dursam

 

Hayati Hızırdan bir dolu alsam
Sarı Saltuk Kızıldeli gel sen yetiş

 

 



Pir (dede) olan kimseler gerektir ki kamil olalar, Dört Kapı nedir bileler ki, bunlar nereden geldi ve neden, nasıl oldu ve aslı nedir, bunların edebi nedir, tövbesi nedir, farzı nedir, sünneti nedir, hayası nedir bunları bilmelidir. 



Ve talipler de öyle gerektir ki; çerağ gibi doğru duralar, fitil gibi yanalar, yağ gibi eriyeler, nur gibi ışık vereler, Erenler meydanından dönmeyeler, tarikat halinde duralar ve de Hakikat’ten çıkmayalar, mürebbiden-müsahipten dönmeyeler, onlar talip olalar, kalıp olmayalar.



Dedenin bilgili olması gerektir. Eğer karadan bilmezse, ilmi Ledün bilmelidir. İlmi Ledün şudur ki; aklen düşüne, ahireti ve dünyayı fark ede. Eğer doğru yolu fark edemezse, bir kamil mürşit (eğitim görmüş mürşit) bulup aydınlana, ondan sonra talibi göre. Zira bunda çok güçlük vardır.



Talibin köşesine çekilip "ben falan oğlu falanım, senin günahını bağışlarım" deyip yiyip içip nefsini eğlendiren boşuna emek çeker. Ben dedeyim diyen kişinin üzerine düşen şudur ki; gece yarısından sonra kalkıp, gün doğuncaya dek, hakka niyaz, rica etmeli. Gör şimdi, o dedenin nefesi nasıl geçer. Günümüzdeki dedeler yiyip içip kuşluğa değin gaflet uykusunda uyurlar da demezler ki; "Hazreti Kuran bizim dedemize indi, bakalım ne buyurmuş. Biz dünyaya niçin geldik, yarın ne yüzle tanrı katına varacağız? Bu taliplerin sorgusunu bizden elbette isterler o zaman ne cevap verelim". Böyle demez ve üstüne düşen görevi yerine getirmezse, vay o dedenin haline başına ne gele!"Caferi Sadık, dede talipliği böyle anlatıyor. Şimdi sorun şurda; günümüzde dede-talip bu ilkelere ne kadar uyuyor?

 

 




 

GÜNDEMDEN HABERLER



http://KENDİ


http://KENDİ




Bugün 5 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol